2010 yılından itibaren tüm yurtta yürütülen aile hekimliği sistemi, birinci basamak koruyucu sağlık hizmetlerinin temel yapı taşını oluşturmaktadır. 15 yıl gibi kısa bir süre içinde bebek ölüm hızları, anne ölümleri gibi sağlık göstergelerinde iyileşmeler gözlenmiştir. Bebek ölüm hızı bu süre zarfında binde 15’ten binde 9’a kadar gerilemiştir (TÜİK).
Yine 2023 Sağlık İstatistikleri Yıllığı’na göre aşılama hızları artmış, örneğin beşli karma aşısında oran Türkiye genelinde yüzde 78‘den yüzde 98’e çıkmıştır. Bu oran dünyada %84 iken, DSÖ Avrupa bölgesinde %95’tir. Bu başarıda aile hekimlerinin, ebe ve hemşirelerin özverili ve fedakârca çalışmalarının önemi büyüktür. Hem de bu oranlar OECD ülkelerinin en az 2-3 katı iş yükü ve hasta sayısı ile başarılmıştır. 2002 yılında birinci basamakta hekime müracaat sayısı 1.1 iken, 2023 yılında 4.9’a çıkmıştır. Aile hekimleri toplam hekim nüfusunun kabaca yüzde 20’sini oluştursa da, toplam poliklinik yükünün %40’tan fazlasını yürütmektedir.
Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği ve Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği birçok kez değiştirilmiş, iş yükü günden güne arttırılmıştır. 2024 Kasım ayı itibari ile yeniden bir yönetmelik çıkarılarak aile hekimliği çalışanlarının tüm itirazlarına rağmen dünyada eşi benzeri olmayan, reçetelere müdahale eden, hekim özerkliğini yok sayan ve hasta memnuniyeti gibi bilimsel olmayan performans kriterleriyle aile hekimleri baskı altına alınmak istenmiştir. Sağlık sisteminde getirilen her türlü hatalı uygulama, birinci basamak üzerinden çözülmeye çalışılmaktadır. Hastanelerdeki randevu krizi yine hastaların birinci basamağa daha da fazla yönlendirilmesiyle çözülmeye çalışılmak istenmektedir.
Ortalama aile hekimliği birimi başına düşen nüfuslar gelir kaybı yaratılmaksızın düşürülmeli ve yeni birimler açılmalıdır.
Bunun için deprem yönetmeliğine uygun standardize edilmiş, kamuya ait aile sağlığı merkezleri açılmalıdır. Halen 3000 nüfus ve üzeri nüfusa sahip olan birim oranı %50’nin üzerinde seyretmektedir.
Sağlık Bakanlığı birinci basamağa daha çok bütçe ayırmak zorundadır. Yeni birimler açılıp ortalama nüfuslar 2000 ve altına düşürülmeden her gün yönetmelikler ile arttırılan iş yükü artık sürdürülebilir değildir.
Birinci basamak sağlık çalışanları, gelmeyen hastalardan sorumlu tutulma, negatif performans, reçetelere müdahale ve REDES gibi dünyada örneği olmayan ve hiçbir bilimselliği olmayan uygulamalar ile tükenmişliğe doğru ilerlemektedir.
Sağlık Bakanlığı ne yazık ki söz konusu yönetmelik değişikliklerinde birinci basamağın onayını almak bir yana, günlerce sürdürülen iş bırakma eylemlerinden sonra dahi geri adım atmamıştır.
Fakat süreç sürdürülebilir olmaktan çıkmak üzeredir. Aile hekimleri ve aile sağlığı ebe ve hemşireleri ikna olmadan sağlıkta başarı olmaz. Aile hekimlerinin uygun koşullarda çalışma şartları ve sağlıklı hizmet verebilmesi toplum sağlığından ayrı düşünülemez. Halk sağlığı yönünden gerçekten ilerleme isteniyorsa birinci basamak sağlık emekçileri de süreçte ikna edilmeli, onayı alınmalı, itiraz noktaları gözetilmelidir.
Bunun için güçlü, örgütlü, bilimsel gelişmeleri yakından takip eden bir AHEF ve YÖNETİCİ KADROSU şarttır.
Gereğinde Sağlık Bakanlığı ve Sağlık Müdürlükleri ile görüşmeler düzenleyecek, yeri geldiği zaman örgütlü gücüne güvenerek, otoriteyi karşısına alarak bilimsel doğruları söylemekten kaçınmayacak, cesur bir liderliğe ihtiyacı vardır.
Bu anlamda İZMİR AİLE HEKİMLERİ DERNEĞİ olarak dar gruplara hapsolan değil, herkesi kucaklayan, cesur adımlar atabilecek ve örgütlenme konusunda çaba harcayacak, bireysel kariyer planlarından uzak duran yönetici kadrolar istiyoruz.
İstanbul, Ankara, İzmir gibi metropol illerdeki aile hekimlerinin desteğinin daha fazla alınması gerekmektedir. Bu sayede daha etkin komisyon çalışmaları düzenlenebilir ve ülke gündeminde daha fazla yer alacak çalışmalar yapılabilecektir. Bu anlamda AHEF genel kurul delegelerinin illerdeki aile hekimi üye sayılarına göre belirlenmesi, kapsayıcılığı ve katılımı arttıracaktır.
Ülkemizin içinden geçtiği koşullar düşünülünce bu fedakârlık için yola çıkan tüm meslektaşlarımıza 18-19 Ekim 2025 tarihinde yapılacak olan AHEF Genel Kurulu’nda başarılar diliyoruz.
İZMİR AİLE HEKİMLERİ DERNEĞİ YÖNETİM KURULU
Yine 2023 Sağlık İstatistikleri Yıllığı’na göre aşılama hızları artmış, örneğin beşli karma aşısında oran Türkiye genelinde yüzde 78‘den yüzde 98’e çıkmıştır. Bu oran dünyada %84 iken, DSÖ Avrupa bölgesinde %95’tir. Bu başarıda aile hekimlerinin, ebe ve hemşirelerin özverili ve fedakârca çalışmalarının önemi büyüktür. Hem de bu oranlar OECD ülkelerinin en az 2-3 katı iş yükü ve hasta sayısı ile başarılmıştır. 2002 yılında birinci basamakta hekime müracaat sayısı 1.1 iken, 2023 yılında 4.9’a çıkmıştır. Aile hekimleri toplam hekim nüfusunun kabaca yüzde 20’sini oluştursa da, toplam poliklinik yükünün %40’tan fazlasını yürütmektedir.
Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği ve Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği birçok kez değiştirilmiş, iş yükü günden güne arttırılmıştır. 2024 Kasım ayı itibari ile yeniden bir yönetmelik çıkarılarak aile hekimliği çalışanlarının tüm itirazlarına rağmen dünyada eşi benzeri olmayan, reçetelere müdahale eden, hekim özerkliğini yok sayan ve hasta memnuniyeti gibi bilimsel olmayan performans kriterleriyle aile hekimleri baskı altına alınmak istenmiştir. Sağlık sisteminde getirilen her türlü hatalı uygulama, birinci basamak üzerinden çözülmeye çalışılmaktadır. Hastanelerdeki randevu krizi yine hastaların birinci basamağa daha da fazla yönlendirilmesiyle çözülmeye çalışılmak istenmektedir.
Ortalama aile hekimliği birimi başına düşen nüfuslar gelir kaybı yaratılmaksızın düşürülmeli ve yeni birimler açılmalıdır.
Bunun için deprem yönetmeliğine uygun standardize edilmiş, kamuya ait aile sağlığı merkezleri açılmalıdır. Halen 3000 nüfus ve üzeri nüfusa sahip olan birim oranı %50’nin üzerinde seyretmektedir.
Sağlık Bakanlığı birinci basamağa daha çok bütçe ayırmak zorundadır. Yeni birimler açılıp ortalama nüfuslar 2000 ve altına düşürülmeden her gün yönetmelikler ile arttırılan iş yükü artık sürdürülebilir değildir.
Birinci basamak sağlık çalışanları, gelmeyen hastalardan sorumlu tutulma, negatif performans, reçetelere müdahale ve REDES gibi dünyada örneği olmayan ve hiçbir bilimselliği olmayan uygulamalar ile tükenmişliğe doğru ilerlemektedir.
Sağlık Bakanlığı ne yazık ki söz konusu yönetmelik değişikliklerinde birinci basamağın onayını almak bir yana, günlerce sürdürülen iş bırakma eylemlerinden sonra dahi geri adım atmamıştır.
Fakat süreç sürdürülebilir olmaktan çıkmak üzeredir. Aile hekimleri ve aile sağlığı ebe ve hemşireleri ikna olmadan sağlıkta başarı olmaz. Aile hekimlerinin uygun koşullarda çalışma şartları ve sağlıklı hizmet verebilmesi toplum sağlığından ayrı düşünülemez. Halk sağlığı yönünden gerçekten ilerleme isteniyorsa birinci basamak sağlık emekçileri de süreçte ikna edilmeli, onayı alınmalı, itiraz noktaları gözetilmelidir.
Bunun için güçlü, örgütlü, bilimsel gelişmeleri yakından takip eden bir AHEF ve YÖNETİCİ KADROSU şarttır.
Gereğinde Sağlık Bakanlığı ve Sağlık Müdürlükleri ile görüşmeler düzenleyecek, yeri geldiği zaman örgütlü gücüne güvenerek, otoriteyi karşısına alarak bilimsel doğruları söylemekten kaçınmayacak, cesur bir liderliğe ihtiyacı vardır.
Bu anlamda İZMİR AİLE HEKİMLERİ DERNEĞİ olarak dar gruplara hapsolan değil, herkesi kucaklayan, cesur adımlar atabilecek ve örgütlenme konusunda çaba harcayacak, bireysel kariyer planlarından uzak duran yönetici kadrolar istiyoruz.
İstanbul, Ankara, İzmir gibi metropol illerdeki aile hekimlerinin desteğinin daha fazla alınması gerekmektedir. Bu sayede daha etkin komisyon çalışmaları düzenlenebilir ve ülke gündeminde daha fazla yer alacak çalışmalar yapılabilecektir. Bu anlamda AHEF genel kurul delegelerinin illerdeki aile hekimi üye sayılarına göre belirlenmesi, kapsayıcılığı ve katılımı arttıracaktır.
Ülkemizin içinden geçtiği koşullar düşünülünce bu fedakârlık için yola çıkan tüm meslektaşlarımıza 18-19 Ekim 2025 tarihinde yapılacak olan AHEF Genel Kurulu’nda başarılar diliyoruz.
İZMİR AİLE HEKİMLERİ DERNEĞİ YÖNETİM KURULU